2012 yılı benim için iş hayatına atıldığım ilk yıl. Atıldım çünkü iş beni kendine çekti. İş başvurusu yapmadığım halde işe başlamıştım. 1 yıllık çalışmışlığın ardından da 6 ay askerlik sürecini tamamladım. Tekrar işe dönmek gerekliydi, ara vermeden. Ekonomik. Aynı iş yerinde 2 yıl daha ter döktüm. Tecrübeli olmanın başlattığı kibir ve özgüven de başlamıştı artık. Mesleğimde en birinci ben olacağım telaşı o zamanlar başladı sanırım. Yaptığım işi mükemmel yapmanın verdiği zevk şahaneydi. Akşama barda toplanıp yapılan işlerin muhakemesini arkadaşlarla yapmak muhteşemdi. İşletmelerin büyüdüğünü, benimle büyüdüğünü görmek çok güzeldi. Her ne kadar danışmanlık işinde, işletmenin dışından biri olsam da heyecanı paylaştım sonuçta. Artık o işletmelerin içinde olmak vardı. Heyecanı paylaşmaktan çok o heyecanı yaratma arzusu. İşte tam da bu sebeple Eylül-2012'de başladığım çevre danışmanlık hizmeti işini Haziran-2016'da bıraktım. Artık tavsiye vermekten ziyade tavsiyelere açık hale gelmiştim. İşletmeyi idare etme süreci başlamıştı.
Aşağıda şu an çalıştığım üçüncü iş yerine ait kimlik kartı resmim var. Üzerinde de fotoğrafım. Bugünkü blog yazımın kahramanı o fotoğraf olacak. O zaman değiştirmemekte kararlı olduğum o fotoğraf. Ne vardı ki sanki gömlek, kravat yoksa fotoğrafta.
Bölüm-1: Bu fotoğrafla olmaz!
Danışmanlık sektörünü de öğrenmiştim o zamanlar. Artık, tek bir işletmede çalışma hedefim vardı. İkinci çalıştığım iş yerine iş görüşmesine çağırdılar. Mayıs-2016. İşveren, ben işten ayrılacağım için kaygılı. Kafaya takmıştım bir kere, danışmanlık işi artık benim için yeterli idi, ayrılacaktım. Özgeçmişimi hazırladım ve bu fotoğrafım vardı. Dün gibi hatırlıyorum.
Eski iş arkadaşım: Bu fotoğrafla olmaz ki! İş görüşmesine daha almadan sizi elerler. Ne gömlek, ne de kravatı. Özgeçmişte bu olmaz. Peki ya ben: Olur, olur. İş görüşmesine çağıran insanlar kişinin iş yapabilme kapasitesine göre sonuca varacaklar. Kendi işletmeleri için en uygun olan adaya. Yani yaptıkları iş ile bundan sonra işletme için ne kadar katkı sağlayacağıma. Peki ya sonra ne oldu? Özgeçmişimi işletmeye ilettim. Görüşmeye çağırdılar. İş görüşmesi 2x15 dakika sürdü (2 aşama). Ve ben işe seçilmiştim.
Bölüm-2: Hedeflerimi uygulama fırsatı
İkinci çalıştığım işletmede de güzel günlerim oldu. Temmuz-2016 ile Temmuz-2018. 2 yıl. İşte tam da kendi mesleğimde, kendi işimi yüceltme fırsatı. Özel sektörün misafir odası tarafı. Gelen giden insanların çok olduğu, müdürlerini veya işçilerini ağırladığım, ikramlarımı sunduğum leziz ortam. Daireye, üzerine kat çıkma fırsatının sunulduğu ortam. Beklentinin üzerinde işlerin yapılması ve umulmadık bir beklentiye girilmesi. Şeflik. Değişik bir tarif. İnsanların senin ağzından çıkacak iki kelimeye göre hareket ederek gününü, işini daim ettirmesi. Değişik, en azından benim için. Az tecrübeli olan ben için. Yapılacak klasik işlerden ziyade amaç uğruna çalışma. Hedefi tamamlama. Yeni kapılar açma.
Bölüm-3: Neden hala bu fotoğraf?
Bölüm-4: Otuzuma girdim, artık fotoğrafı değiştiririm :)
* Yaptığın işin en iyisini yap.
* İşindeki her yeni güne sanki ilk iş günün gibi hevesle başla. Yaptığın yanlışlara gülerek tepki verecek daha hırslı çalışmaya devam edeceksin.
* Kurumlar kalıcıdır, çalışanlar değişir. Hala ayrıldığın yerde sen anılıyorsan, kurumlar için kayıptır, çalışan kazançlıdır.
* Değiştirmek istediklerini kendin yapamıyorsan, insanlara empoze ederek sıradanlaştırarak yaptır.
* Para her zaman kazanılır. Sağlığını tehdit edecek hamlelerden uzak dur. Unutma ki çalışmamızın amaçlarından biri sevdiklerimiz ile mutluluğu paylaşmak.
* Yer edinmek için fırsatçı hareketlerden kaçın. Bir yanlışın işletmedeki tüm çalıştığın zamanlarda herkese seni hatırlatabilir.
* İnsanların sana göre hareket edeceğinin farkında ol. Yapıcı ol.
* Yazımda belirttiğim fotoğraf güzel bir anımın eseri. Passolig kimliğim için çekildiğim fotoğraf. Her yerde aynı fotoğrafım. Otuzumu geçiyorum. Artık değiştiririm yakında. Bilmiyorum dördüncü işyerim olur mu ama neysem o şekilde olacağımdan eminim.